kısa kısa portekiz ve istanbul notları

 geleli bir hafta oldu; ne averio/miramar/braga ve diğer kasabaları yazdım ne de istanbulda gezip gördüklerimi. böyle bir tembellik böyle bir evde olma hali.. 

porto için çok yeni bir şey yok açıkçası heybemde; niye derseniz bu benim o bölgeye dördüncü gidişim ve hatırı sayılır zamanlar kalışım. son iki gidişimde aynı lokantalarda farklı yemekler yesek de size önereceğim çok yeni bir lokanta yok mesela. ama şunu önerebilirim portekizin geneli için; bir seyahatinizi 25 nisana denk getirin ve karanfil devrimi yıldönümü kutlamalarına katılın/izleyin. ben bragada katıldım, sabah modern dans ile canlandırdı gençler karanfil devrimini. sonra konser sonra komünist parti yöneticilerinin konuşması ve nihayet yürüyüş. uzun zamandır bu kadar muhalifle birlikte sorunsuz yürümemiştim:) iyi geldi. gıpta ediyor insan tabii polis yok, gaz yok, barikat yok; kadın çocuk yaşlı eski tüfekler yeni nesil hep beraber yürüyüp ''bir daha faşizm asla!'' ve daha bir çok bu minvalde slogan atılmasına. oradaydım. mutluyum. 

tabii  25 nisan zamanı giderseniz otel/hostel rezervasyon yaptırıp gidin. averioda yer yoktu mesela! siz bakmayın benim plansız gezmeme. 

miramar sevdiğim kasabalardan oldu okyanus kıyısında olan. bir gününüzü ayırıp güneşlenip, okyanusta yüzme tecrübesi ( çok dalgalı ) yaşayıp başka kasabaya geçebilirsiniz. 

aaa porto campanha tren istasyonundan çıkmadan oradaki bara bir kere olsun gidin. tabii ki ağırlık demiryolcu abiler, ama herkes girebiliyor sorun yok. orada içtiğim kırmızı şarap harikaydı! deneyin. 

bakla yemeği vardı bir gün casa olga'da ama ben baklayı sadece fava olarak seviyorum. antonio koca bir tabak yedi ben balık yedim. tabii ki bakalau (bacalhau)  abiden sıcak sıcak balık mücveri de. bu ismi ben taktım orada başka bişey diyorlar:) balık seviyorsanız bakalau abiden ne varsa ısmarlayın. mutsuz olmazsınız. 

bir süre portekize ara vereceğim. yeni bir rota var aklımda. 

aaa unutuyordum neredeyse! averiodan bir bilet alıp horta köyüne gidin ve oradaki sosyal tesiste yemek yiyin. biz pazar günü deniz ürünlü güveç olacağını duyunca hemen ayırttık sofia'yı arayıp. nefisti nefis! o kocaman karidesler hala aklımda ve benim kibar ve hergele latinom kendi tabağındaki jumbo karidesi benim tabağıma koyuverdi:) adam diyor ki '' senin portekiz yemeklerini sevmen ve iştahla yemen çok hoşuma gidiyor.'' ben de içimden diyorum ki ay sen daha bir şey görmedin! ahahahah yok öyle demiyorum, gayet rahat iştahla yemek yiyorum sevgilimle beraber ve jestlerinden en çok sevdiğim çorizo (bir çeşit sosis) ve karidesi çok sevdiğimi bildiğinden kendi tabağından bunları alıp benim tabağıma koyması. evet, yeme içme eksenli gezen benim sevgilimin de bu özelliğini en çok beğeniyor olmam bence şaşırtıcı değil. ha ne diyordum horta sosyal tesisleri içinde küçük bir bakkalı, cafesi, açık alanı olan bir tesis. 

portekizliler güne kahveden sonra vinho verde (yeşil şarap) içerek başlıyorlar. insanın içini ferahlatan bir şarap bu vinho verde. rengiyle ilgisi yok adının. ben yemeklerle genelde beyaz içtim, tabii ki kuzu/pork kavurma gibi etlerle kırmızı. ama beyaz hep favorim. 

*** 

gelelim istanbula.  döndüğümde bir-iki gün evden çıkmadan dinlendim valla! uçuş öncesi çok gergin oluyorum ben, uçmak bişey değil inince pasaport kontrol çıkınca eve ulaşım uçmaktan daha çok yoruyor beni. neyse, dinlendim. 

bir baktım dünya basın özgürlüğü günü'nde tuğrul  (eryılmaz) konuşacak. hemen planı yaptım. evden çıktığımda programa saatler vardı ama olsun. istiklalde klasik turumu atıp, yky yayınlarında etiketi fiyatı 10.000 tl olan osmanlı döneminde mücevher ve ermeni kuyumcular kitabını inceleyip -sonra yazacağım bu kitap hakkında- kıraathaneye gittim. açılış konuşmasını andrew finkel yaptı. sonra sahadan br başka gazeteci derken tuğrul aldı sahneyi. eh herkes onu bekliyordu zaten. konuşma metnine bağlı kalmadı eryılmaz; anılar, sataşmalar, espriler derken medyanın 50 yılını özetledi bize. evet, meslekte 50 yılı geride bıraktı tuğrul; umarım daha uzun yıllar yazar ve böyle buluşmalarda bizimle anılarını paylaşır. tuğrul trt dönemi ve o zaman birlikte çalıştığı isimler ve yöneticilerden bahsederken ''mao'cuları solcu sanıyorlardı'' deyince salondan bir kahkaha tufanı yükseldi. sonra ''sosyal demokratlar çok çabuk yoruluyorlar.'' deyip onlara da sataştıktan sonra şimdiki halin başlangıcına sebep olanları da bir güzel andıktan! sonra daha da uzasın istesek de söyleşi bitti. çünkü mekanda bir de sergi açılışı olacaktı ve salon onun için hazırlanacaktı. punto24 sitesini takip ederseniz kıraathanede olan etkinliklerden haberiniz olur. tabii ki tuğrul ile birlikte bir grup gazeteci ve ben  sergi açılışını beklerken dedikodu kazanını  kaynattık:) vallaha aklınıza gelecek gelmeyecek ünlü / az ünlü / ünlü olmaya yeminli:)) herkesi konuştuk! daha fazla yazmam, ısrar etmeyin. 

sergi: darmadağın 

ilhan sayın ve nalan yırtmaç 

açılışa da katılıp eser sahiplerini tebrik edip bol şans dileyip bir iki kadeh içki yuvarlayıp evsahiplerine konukseverlikleri için teşekkür edip mekandan ayrıldım ve istiklalin kalabalığına karıştım. benim için gayet verimli ve güzel bir gündü. gazetecilik artık zor, herkes ünlü olmak derdinde ve ne kadar ünlü olursan ne kadar konuşulursan o kadar çok para kazanılan bir devir. tvlerde görüş belirten ''uzman'' tayfanın ne paralara oraya çıktığını duysanız dudağınız uçuklar. öte yandan sahada gazetecilik / muhabirlik yapan insanların hiç bir güvencesi yok. ücretler çok düşük. eskiden kazanılan paralar kazanılmıyor artık. bi dünya gazeteci de içeride zaten. bunlar hep istatistiki bilgiler ama gerçekler. üç gün yazsam sonu gelmez sorunların. oysa benim bugün misafirim var ve sofra hazırlayacağım. 

siz yazıyı okurken ben peynir tabağını hazırlayayım. şimdi saydım tam 6 çeşit peynir var ama bir tane ezine yok'! bakın bu bir dramdır benim için:) ezine nasıl olmaz, sen portodan peynir taşı ama bir haftadır istanbulda bir güzel ezine alma! cık cık cık olmadı handan. 

şarabı soğutup, masayı hazırlar sonra oturunca daha da kalkmam. 

günaydın ahali 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

eminönü'nden cihangir'e istanbul

jestler jestler jestler... bir ilişkide olması gerekenler

istanbul yanıyor!