bozukluklarla şarap içilen ülkeden mardinde yapılan bienale uzanan bir yazı!
diyelim ki cebinizde 1 euro var ve dışarıdasınız canınız bir kafede oturup biraz vakit geçirmek istiyor.
eh vakit geçirirken iki yudumda biten espresso yerine bir kadeh şarap içmeye ne dersiniz? ay bir euroya şarap mı olur dediğinizi duyar gibiyim. olur hatta eli arttırıp bir arkadaşınıza da bir kadeh ısmarlayabilirsiniz:) yazıyı okumayı burada bırakmazsanız nerelerde olduğunu yazacağım.
averio, braga, espinho, gaia, horta, ve bu civardaki bütün kasabalarda; kasaba sosyal tesislerinin kafesinde, averio'da pizzaria'da, lusilya'nın bakkal barında, casa olga'da ( hepsi tren istasyonu civarında ) espinho'da dedelerin kahvesinde (sorup bulacaksınız) horta'da trenden inince köy içine yürürken karşınıza çıkacak zaten horta sosyal. işte buraların hepsine bir kadeh branco ( beyaz şarap) ya da vinho verde ( yeşil şarap ) 50-60 cent bandında. buralar nerede? portekiz / porto bölgesi civarı buralar.
az çok portekizce biliyorsanız günün her saati bu bar ve kafelerde şarap yudumlayan dedeleri görebilir ve çat pat sohbet edebilirsiniz. yok, kadın pek yok sabahtan içmeye başlayan. latin erkekler sabah başlıyor o esnada kadınlar çalışıyor. bizim ülkede bir euroya kahve içmek bile mümkün değil. en son espresso fiyatları 95 civarına vurdu! geçelim. portekiz'de de elbette pahalı şarap satan, bu ucuz sofralık şaraplardan satmayan -bütün gün içen tayfayı uzak tutmak için yapıyorlar bunu- sadece yemek ısmarlarsan şarap servis eden yerler var ama size bir tüyo; en uygun yerler tren istasyonu civarı hatta hemen istasyondan çıkınca gördüğünüz ilk lokanta. çünkü demiryolcular hep dışarıda yemek yiyorlar sefer halindeyken, o yüzden onlara uygun fiyatlı restoranlar açılmış istasyon çıkışına, öyle on tane sıralı falan değil ha! bir tane.
bozukluklarla şarap içilen ülkenin tren hattı da dantel gibi işlenmiş bütün kasabaları ve köyleri içine alarak eşsiz bir seyri zevki vererek ulaşım rahat ve ekonomik bir ulaşım sağlıyor. tren kartınızı atmayın, gideceğiniz kasabaya göre kredi yüklüyorsunuz makinadan.
***
bir diğer yemek konusunu anlatmak istiyorum. etlerin yanında tabağınızda kivi, yeşil elma, ananas, mevsim meyveleri ve salata göreceksiniz, şaşırmayın! averio ve civarında etlerle birlikte hem salata hem de meyve oluyor tabaklarda ve evet bu meyveler sofradan çok yemiş olsanız bile ferah kalkmanızı sağlıyor. denedim, biliyorum. minik pork çevirmeden pork pançeta / pirzola vb. hepsini yedim ama sadece bir seferinde menüde adını çeviremesem de pork ızgara olan olsun dediğimde antonio ''bu pork'un kulakları, sana ağır gelebilir.'' deyip siparişim vermemi engelledi. kulağını da yemeyiverin dedim ama anlamadılar:) sadece pork değil bütün hayvanların hemen hemen bütün parçaları kullanılıyor. şöyle söyleyeyim kasaplarda hindinin soyulmuş ayaklarını bile göreceksiniz. şaşırmayın. çok zengin bir ülke değil portekiz, diğer g8 ülkelerini baz alarak söylüyorum bunu. yani hayvanların bütün parçalarını kullanıyorlar yemeklerinde. bu yüzden bacalhacu ( bakalau) yani morina balığının kafası da var menüde. bacalhau face.
portekizden döndüğümden bu yana zaman zaman ben de büyük somona denk geldiğimde kafası ve yanağıyla kocaman bir dilim alıyorum. tabii averio'da yanında haşlanmış nohut ve poşe yumurta da oluyor tabakta ama ben o kadar portekizli olmadığım için sızmada iki çevirip kalojeni boldur şimdi bunun diye diye bir öğün yemek yapıyorum. her şey cildim ve kemikler için. malum yaş 50 ve eklemlere özel ilgi gerek.
yemek konusu yazdım. akın, önceki yazıyı okuyunca biraz daha ayrıntı bekledim demişti, al canım sana ayrıntı. hatta birlikte gidelim hepsine rehberlik yapayım:)
***
son günlerde memlekette pek iç açıcı şeyler olmuyor. gündeme elim gitmiyor yazmaya ama mardin ve bienal çerçevesinde yaşanan dj krizi (asena hayal'in x adresinden olayı okuyabilirsiniz) ile mardinde bir bienal yapıldığından geçmiş yıllardan haberim olsa da zamanını vs. bilmediğim bir olayken şimdi cılız da olsa krizle de olsa haber olmaya başladı.
bakalım kriz nereye evrilecek ve iki sene sonra tekrar yapılacak mı bienal? yapılırsa en temelden getirilen -neden mardinli sanatçı yok bienalde?- eleştirisine bir yanıt getirilip farklı bir davranış mı sergilenecek yoksa, biz kırk kişiyiz canım ancak birbirimizi ağırlarız, bütçemiz istanbuldan gelip şehirde turist gibi takılıp böyle davranarak kendimizi pek bir beyaz türk konumunda hissettiğimizden esmerlerle hiç iletişime etkileşime girmeden bize kadar yeteceği için aynı şekilde devam edeceğiz, tavrını mı gösterecekler göreceğiz. amannn bir de o zamana kadar her şeyin unutulacağını bu memlekette ne uzun soluklu olabilmiş ki bu olsun deyip yok olduğunu bile fark etmeyeceğiz belki.
***
sabah sabah 50 sente şarap içmekten girip bienalden çıktım. daha cilt bakımımı yazacaktım ama çok uzadı bu yazı. sonra bakım işlerini yazarım.
günaydın
Yorumlar
Yorum Gönder