'' yazıya sinmiş yalnızlık''

 alt cümle okumalarını çok seviyorum. yaşım 50. insanların ne derken ne demek istediklerini gözlerinden duruşlarından bakışlarından profesyonel poker oyuncusu değillerse anlayabilecek kadar yaşadım ve deneyimledim. yürüyüşünden tahlil edebiliyorum insanları; işi var, işi yok, canı sıkkın, yoğun gibi hızlı hızlı yürürken saklamak istediği yalnızlığı dibine kadar hissedebiliyorum; çünkü ben de yıllar yıllar önce yaşadığım sahil kasabasında ölümüne yalnızlığımı sahilde sanki birileri beni bekliyormuş hızlı hızlı yürüyüp insanları buna inandırdığımı düşünürdüm. 

çok yakından tanıdığım blog yazarı insanlar var; aslında ne istediğini ama bir türlü olduramayıp nasıl çarpana balığı gibi kendini oradan oraya attığını bildiğim insanlar var. yorumları boşver, özelden konuşmalarımızda bunu birbirimize açık ediyoruz. ne yazdığımız kadar pervasız ne  de yazdıklarımız kadar eğleniyoruz! 

çağın durumu; yalnızlık. 

hepimiz başka başka şekil iş oluş eylemler ile bununla başetmeye çalışıyor ve aslında hiç yalan yok, netflikş, twitter, ekşi sözlük, vatsap, insta, hikaye, feed, blog hepsini cephane gibi kullanıp başediyoruz. 

iyi ki  bu teknoloji var. 

*** 

yazıya sinmiş yalnızlık, ne/nerede? '' son yazdığım yazıyı kendim okurken bu başlık /tespit döküldü dilimden; son paragrafta ''ben böyle iyiyim'' cümlesine bir daha bakın lütfen; işte orada duruyor yazıya sinmiş yalnızlık. 

toplumun genel geçer kurallarına ve bizden beklediklerine göre yaşamıyoruz; bunun da bir bedeli var ve onu günbegün ödüyoruz; yalnızlık, birey olma halinin bencillik ile eş tutulduğu ve bizden beklenenlere ''.....im bekleneni'' deyip yolumuza devam etmenin gücünü yine kendimizi sağaltarak/çoğaltarak yaşıyor ve ödüyoruz. 

*** 

her şeyi açık açık yazmaya söylemeye gerek yok. bir erkeğin sesindeki iniş çıkışları, hayatına sahip olamamış insanların yaşlandıkça artan mutsuzlukları, bir kadının sevmek&sevilmek ekseninde hayaletlerle karşılaşmasını hepsini ve dahasını yaşadım, gördüm, göreceğim. 

***

yalnızlığımız bizim seçimimiz; aysel gürel nam ı diğer deli aysel en sevdiğimiz karakter; delidir ne yapsa yeridir, ile istediğimiz yaşamı alıyor karşılığında çok da ciddiye alınmamayı veriyoruz. 

*** 

tespitlerim çok iyidir. seneye kalmaz... dediğim herkes seneye kalmıyor boşanıyor, onlar kocaları boşarken biz yalnız kadınlar ''bana zaman ver'' diyen adamları kapıya koyuyoruz:)))) süresiz zamanlar verdim sana, bile demeden.

*** 

yollar, en sevdiğimiz. bir sırt çantası ile dünyayı gezebilecek güce sahibiz. biz ve hikayelerimiz. 

kendimizi seviyoruz. hayalet, ne istediğini bilip onu yapmayan adamları sevmemek ya da kızmak  değil de atıyoruz sadece geçmişin raflarına. yok, toz almıyoruz. giden gider. 

*** 

yine bir solukta yazdım bir soğuk birayı hakettim:)))) 

kendinize ve size imkanlarınız dahilinde özgürlük veren yalnızlığınıza iyi bakın. 


öptüm 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

eminönü'nden cihangir'e istanbul

jestler jestler jestler... bir ilişkide olması gerekenler

istanbul yanıyor!