aklımda kalanlar; gastromasa

 sabah uyandığımda gastromasa'ya gideceğim diye bildiğin seviniyordum. yalnız oraya nasıl ulaşacağım konusunda hiç bir fikrim yoktu! ne acıklı değil mi? değil. böyle zamanlarda turiste bağlıyor ve sora sora ilerliyorum.  

haliç konsge merkezi konumu ve mimarisi ile etkileyici bir yer ve yapı. giriş oldukça kolay oldu. benim kodum gelmemişti ama gencecik çalışanlar hemen halledip kartımı verdiler. attım çantama. 

beklediğimden kalabalıktı doğrusu. bütün stantları da gördüğümü söyleyemem. ama zeytinyağı tattım mı, tattım. beğendim mi?  bayıldım. 


kozoliv zeytinyağları 


zeytinyağı tadarken gerçek bir mutluluk yaşıyorum. 








balkondan manzara böyle. kahvesini alan balkonda dinleniyordu. bu sene kahve firmaları diğer senelere göre azdı sanki ama emin de değilim. 

soslardan, hamur işlerine oradan mezelere (zeytinyağlı sarmalar nefisti) çok genişti tadım seçenekleri.  kendimi tuttum, çok yüklenmeden azar azar kahve-sızma-tatlı-pruschetta tadımı yapıp evin yolunu tuttum. 

pruschetta için bir parantez açayım. italyadan ithalat yapan bir firmaydı. market ürünü de değildi. ama çok nefisti:) ancak otel ve restoranlarda karşımıza çıkacak bir bruschetta. 

bir parantez de tatlıları yeniden yorumlayan jumbo ekibine; baklavayı yeniden yorumlamışlar. ben jumbo'yu sadace mutfak eşyası üretiyor biliyordum. yooo göktürk mağazalarında kahvaltı bile veriyorlarmış. bir gün gideceğim. limon tatlılarına  bayıldım. 

şeflerin konuşmalarını dinlemedim; ben, benim de  konuşmadığım ortamlara girmiyorum.  aahhahaha şaka değil gerçek, podcast dahi dinlemiyorum ben. yani beni dinleyecek kimse yoksa ben de yokum. ben işin tadım ve yorum tarafındayım. 

gastromasa'yı organize eden sözen grup; patron gökmen sözen, sektörün eskilerinden. yaptığı iş de hiç azımsanacak bir iş değil. büyük bir organizasyon; gördüğüm kadarıyla çok büyük aksaklıklar da yoktu. fast food firmalarının önünde uzayıp giden kuyrukları saymazsak. 

aaa roasting works coffee firmasını unutmayayım. izmir menşeili bir firma. sert bir espresso yuvarladım burada; gözümü açtı vallaha. denk gelirseniz kaçırmayın. 

fuarın tamamında galon galon kahve tüketmiş olabilirim:) şaka bir yana epeyi bir kahve içtim. espresso/filtre sırayla gittim işte. 

yarın gider miyim bilmiyorum. siz gidin, kahve, zeytinyağı, sos tadımı yapın. 

carrefour standında midye dolma ve kokoreç ikramına denk geldim. midye dolmaları nefisti, balık kokoreç normaldi. o kalabalığa midye dolma ve balık kokoreç ikram etmek kolay bir operasyon değildi ve şefler bu zor ikramın altında kalktılar. bir teşekkür de onlara. 

fuardan aklımda kalanlar bunlar. sos firması arkadaşımın firması, yeni çıkardıkları soslardan barbekü-acı-acı tatlı olanlardan hediye etti. kullandıkça yazarım onları. 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

eminönü'nden cihangir'e istanbul

jestler jestler jestler... bir ilişkide olması gerekenler

istanbul yanıyor!