75 günün ardından + 5 hafta estambyl ve handan ve vogue belgeseli


 ispanyada barselonadan malagaya 19 günlük ya da atinadan büyükadaya 3 haftalık gezilerden sonra ilk kez üç aylığına seyahate geldim aslında seyahat demek tam anlamını karşılamıyor çünkü bu kez kiralık bir köy ev evinde kalıyoruz, üstelik sevgilimle beraber! ev konusunda huysuzluklarımı bilen biliyor zaten, tekrara girmeyeyim ama 34 sene önce ilk çalışma kasabam olan sarıkamışta kaldığım evden bir tık daha yüksek ( çamaşır mak. var) lükse sahip bir evde kalıyoruz 2.5 ayı geçen bir zamanda. sağ' olsun antonio bana hiç ocak yaktırmadı, barbekü bulaşıklarını/ızgarayı/büyük tencereleri... hiç yıkatmadı ve aman senin manikürlerine zarar gelmesin diye inceden dalga geçerek:) neyse

köyümüz bir şirinler köyü değildi tabii ki; kale duvarı gibi dikenli tellerin koruduğu evler de var çok modern tasarımlı bir tarafı tamamen cam nefis evler de

ve tabii ki çok kim bu yabancı/türkmüş  bakışlı, sorgulayıcı insanlar da, çok güler yüzlü, çok normal insanlar da. bu çeşitlilikte antonio'nın hakkını yiyemem, hep mesafeleri ayarladı, gereken yerde gerekli yanıtları verdi. şu kadarını yazayım; A. elimi hiç bırakmadı hep yanımdaydı, işteyken, çalışırken  bile görünmez/görünür gözler ile yanımdaydı. 

üst paragraftan mutsuz ya da gerginlik anlaşılmasın, sadece uzaklardan gelmiş bir insandım;   ilgi çekici ve bu çok merak uyandırıcı duruma karşı çok doğal davrandık diyeyim. geçelim. 

şarjım bitiyor, bu dursun burada. devam ederim sonra. 

***

devam edeyim dediğim  noktada evime gelmiştim  ve 24 saat kalmadan annem ''hastayım, sen geziyorsun..'' dediği için ilk feribotla ona gittim. o grerçekten hızlı bir durumdu ve ben hızlı durumlarda çok iyiyimdir. hiç mütevazı olmayacağım. 

şimdi devam edeceğim;

annemin hastalığını gayet iyi biliyordum! buna rağmen o gün 24 saat evimde kalmadan dinlenmeden vs. neyse ki eşimiz dostumuz var da feribota kontenjan bilet ayarlayarak da olsa gittim. o konuyu bu yazıda uzatmayacağım 3 haftada memleketin sağlık sistemi üzerine yazı yazacak kadar deneyim ile kapatıp/anneme zabitlik yapıp şekerini normale (130) düşürüp totalde 10 milyorlarca para harcayıp esas olanın onu ruh halinin artık yaşlılığı kabullenmesi gerektiğine getirdim! evet, bu ailede şeytanın avukatı benim. 3 - 4 hafta diyete dikkat edip, her öğlen masaya salata yoğurt koyup, tuzsuz ekmek ve lor ile kahvaltı hazırlayıp seher sultan'ı normale döndürdüm; ruh hali?, o da  ona kalmış bişey canım ya:)))) o beş hafta boyunca da hemen hemen her gün 11 gibi evden çıktım; o da ben de kafamızı dinleyelim, dinlenelim diye. kahveye gittim oturdum; tanıyorlar; soda/kahve/ internet... antonio'yu aradım sohbet ettik. mevsim evrildi, eylülden ekime:) b. bir gün çıkardı jean ceketini verdi; üşüyorsun sen al, diye. 

beş hafta böyle geçti. sonra annem balans, ben iyi; lahmacun partileri canım şule ve birsel ve nuray ile, benim çekap ve çekaptan az biraz kolesterol yüksek çıkması:))) dedim sebebini biliyorum; 5 hafta önce portekizdeydim ve her öğünde et ya da balık yedim! doktor güldü, ben de güldüm; normal dedik. geçtik. 

bir gün antonio'ya '' bu öğlen yemeğinde salata yesek nasıl olur'' dediğimde bana şey demişti '' helena, ben 8 saat çalışıyorum, sence salata ile doyar mıyım?!'' aahahah tabi ki hayır. sonra sadece ben yalnızken -ve hiç yalnız kalmadım- salata  yemeye çalıştım:)))) ama olmadı, hadi sadece 2 gün oldu diyeyim:)))

evime döndüm; 4 ayda 4 parmak toz olmuş! temizledim. ve bileğim sakatlandı. sen kimmm evin yerini  silmek kim!? 51 yaşındasın yav! 

şimdilerde evimdeyim; sırayla özlediğim köyümü, şişliyi, gayrettepe'yi esnaf arkadaşlarımı - oraya bir parantez açayım; 10 yıl kadar önce spor salonunda bu mekikleri niye çekiyoruz? çıkıp o pizzaları yemek için'' diye espri/gerçek konuştuğum yemek şirketi sahip arkadaşım ''dedim handan artık başka esnaf arkadaşları ile sohbet ediyor ve bize uğramıyor.'' demiş. dedim, yok yahu, ancak geldim, mercimek köfteniz umarım hala süperdir:)))) kahvecisi, çaycısı, şans oyunu bayisi, elektrikçisi, lahmacun pidecisi... hepsi ve daha fazlası ''neredesin sen yahu'' diye karşıladı. bu güzel bişey. 

evimde olmak güzel, evim benim krallığım! yeniden gitmek için hem fiziksel hem de kafamda hazırlık yapmak güzel. 

çok zaman geçti; 17 hafta sonra estambyl. özlemişim. 

çok bir şey kesfetmedim, beymen yeni restoran açmış bir kahve ile hayırlı olsun dedim, vedat milor yeni kitap çıkarmış onu okudum biraz, nehir söyleşi diyebilirim.  aylık gastelere ve dergilere göz attım çok kayda değer bişey  yok, contemporary oldu bitti ben zaten bursada iken ve  hastane/özel muayenehane gezerken - o çok başka konu ayrı bir yazı yazacağım, unutturmayın- 

şimdi buradayım

vogue belgelesini izlerken aklıma bira bile içemediğim - acı bu dediğim- zamanlar geldi, oysa şimdi viski içip bu satırları yazdım 

değişim.

güzel şey. 





 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

eminönü'nden cihangir'e istanbul

jestler jestler jestler... bir ilişkide olması gerekenler

istanbul yanıyor!