portekiz günlükleri 1

 burada günlerim nasıl geçiyor? günün ritmi demiryolu çalışanı olan sevgilime göre şekilleniyor; o sabah 6 da işe gidecekse 5.30 da çalan alarmla uyanıyoruz. onu işe yolluyor ve uyumaya devam ediyorum. ilk günler 2 saatlik zaman farkına alışmakla geçti. uyanınca ki genelde 9 gibi oluyor bu bir kahve içip köy kahvesine geliyorum. o esnada öğle yemeği için karar veriyoruz. saat 2 de işi bitince bazan gaia'ya bazan averio'ya bazan eixo'ya gidip yiyip içip geziyoruz. saydığım bütün kasabalar tren hattında. o yüzden ''raylarda aşk'' diyorum ya:) 

A. öğleden sonra işe gidecekse; sabah yine erken sayılacak bir saatte uyanıyoruz. çünkü eski bir köy evinde kalıyoruz ve sıcak su için a'nın mutfakta ateş yakması gerekiyor:) evet, ocak yakıyor ve depodaki su ısınıyor. ahahaha gaz yok köyde canım. diğer evlerde düzen nasıl bilmiyorum. çünkü henüz ev sahibimiz olan rosa hanımın bile evinin içini görmedim. kapalı bir bahçe içinde evlerimiz. duş-kahve vs. derken yine kısaca sosyal dediğimiz kahvede alıyoruz soluğu. sert espressolarımızı yudumlayıp minik marketten alışverişimizi yapıyor ve bazan evde bazan benim kısaca sosojo dediğim köyde bazan da burada sonia'nın öğle menüsünde ne varsa onu yiyoruz. burada da sosojoda da 3-4 seçenek oluyor, benim favorim sosojo. ızgaraları nefis, açık mutfak temiz ve düzenli. 

sosyalde internet var. iletişimimi buradan sağlıyorum. ama a. düşünmüş eğer acil bir şey olursa onu sinyora rosa'nın telefonundan arayacağım. gerçi geleli 2 haftayı geçti, sonia ya da oğlu migel'e de rica etsem onu ararlar. bir sorun yok şimdiye değin ama bir kullan at telefon hattı alsam mı diye düşünüyorum. 

buranın yemeklerine ve porsiyonlarının büyüklüğüne alıştım. balık varsa hiç düşünmeden onu seçiyorum. bir de balıkların içini temizleseler! yok temizlemiyorlar, .oklu sardalye ve istavrit yedim anacım ama istavrit nefisti. 

köyde tek market var. ama bu bir sorun değil çünkü trenle averio 15 dk. ve orada büyük market var. 

averio, biliyorsunuz tanıştığımız yer. pizzacıda tanışmıştık, onlar a.nın iyi akadaşları, pablo ve margarita çiftine her zaman uğruyoruz. bir kadeh branco içip lusilya'nın bakkal barına gidiyoruz, a'nın erkek tayfa arkadaşları orada. 

gaia'da abreu, a.nın yakın  arkadaşı ve cantinha abreu nefis bir lokanta! ızgaralar, tatlılar, ortam...  seviyoruz abreu kantini. 

hep söylüyorum; burada yaşam çok ulaşılabilir. köyün oduncusu da, süslü püslü genç kadını da, iki köpeği bir bebeği olan kadın da istanbuldan gelen ben de aynı lokantada gayet ulaşılabilir fiyatlarla yemek yiyip içki içip vakit geçiriyoruz. 

şöyle söyleyeyim; iki kişi menüden seçtiğimiz yemek, bir şişe şarap  ki ben genelde beyaz tercih ediyorum ama a. hep kırmızı, kahvesi iki kişi 20 euro civarında bir hesap ödüyoruz. tabii abreu'ya gidince abartabiliyor ve 27-28 marjında ödemeler yapabiliyoruz ki abartımız da şarap tatlı dondurma ekseninde oluyor:) ha bunlar sofra şarapları, o yüzden bu kadar uygun. yoksa 75 euro da ödediğimiz oldu iki kişi, ama sevgililer günüydü:) 

benim bu ülkeye beşinci gelişim; o yüzden tabaktaki meyve dilimlerine, öğle molasında içki içmelerine, yemek öncesi flüt bardakta beyaz şarap içmeye alıştım artık. 

biraz zihniyetten bahsedeyim. bakın, benim sevgilim görüp görebileceğiniz en rocker man, en dünyayı takmayan, acele ettiğini hiç görmediğim, sigarası içkisi ve daha bir çok neyse... olan bir adam. ama abicim adam restoranda yan masadakiler rahatsız olur diye açık havada bile uzağa gidip öyle yakıyor sigarasını. ya da  portugal cumhurbaşkanının bile haberinin olmadığına iddia edebileceğim dört masalı köy lokantasında bile kimse içeride sigara içmiyor. 

ekmekler nefis. ismi lazım değil bizim ülkede de satılan şirketin buradaki dondurmalarının tadı çok net farklı bizimkinden. kavunlar çok leziz, bunda sanırım köyden alışveriş yapıyor olmamızın etkisi var. yeşil fasulye çok seviyorlar. a. her yemeğe koymak istiyor ama ben engelliyorum:))) aaaaa makarnadan da eksik olsun ayol. 

ilk defa otelde kalmadan evde bir arada kalmayı tecrübe ediyoruz. bilen bilir ev halim huysuzdur peki tamam kabul genel olarak hırt huysuz bir yapım vardır. ilk günler hiç de ufak tefek demeyip yaşamsal kimi alışkanlıklarımız  için çatır çatır tartıştık. ortayı yavaş yavaş ikinci haftayı devirirken bulduk. kolay değil, a. 63 ben 51 yaşındayım; ikimizin de evi düzeni varken şimdi bir arada yaşıyoruz. ama şu var; gönlümüz geçinmekten yana, çünkü a. birlikte yaşaması güzel bir adam; sanırım ben de:))) kitaplardan, filmlerden, coğrafyalardan her şeyden sohbet edebildiğim bir insan. ve evet, sevgide cömert. 

yemekleri a. yapıyor. ben en fazla meyve tabağı ve salata. 

çok uzadı bu yazı

ez cümle; portekizde bir köy evinde mutluyum. 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

eminönü'nden cihangir'e istanbul

jestler jestler jestler... bir ilişkide olması gerekenler

istanbul yanıyor!