Kayıtlar

Mart, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

annie ernaux'nun genç adam kitabı üstüne karalamalar

 eskiden çok daha fazla okurdum, daha fazla kitap üzerine yazılar yazardım vs. vs. artık bunlardan bahsetmek istemiyorum, çünkü salgında ve sonrasında hep hareketli şeylere ihtiyaç duydum ve diziye filme sardım. neyse, ama hala daha yky uğrak mekanım ve hala kitap alıyorum, remzi kitabevine gidip yenilere/çok satanlara bakıyorum, aaa en son uzaktan da olsa yazarını tanıdığım hovarda alemi ve gece hayatı kitabını aldım ve okudum. onun dışında yemeğe dair sehpada ufak bir tepe var, valla daha kapaklarını açmadım!  ama geçen gün annie eraux'un ''genç adam'' kitabını merak ediyordum. yine tıngır mıngır yürüyüp kenyın avmye gittim ve kitabı aldım elime.  ahahha alış o alış, kitap zaten cunyır bişey, arkası önü önsözü notu derken dur bakim ne yazmış derken yarım saatte kitabı okudum yav ben! evet, 24 sayfayı yarım saatte okudum. bir iki paragrafı bayağı vurucu cümlelerdi ve onları iki kez okumama  rağmen!  bu kitabın etiket fiyatı 72 liraydı. kadın, nobel ödülü almış bir

eminönü'nden cihangir'e istanbul

Resim
 yemek ve yemek odaklı gezmeyi, restoran/bar/meyhane keşfetmeyi ne kadar sevdiğimi biliyorsunuz. yeni yerler keşfetmek kadar hem istanbulun hem de benim klasiklerimi gezmeyi ayrıca sevdiğimi de. hamdi restaurant da yıllardır zevkle gittiğim yabancı misafirlerimi son dakikada götürsem de yer bulup çözüm sağladıkları bir mekan. yöneticilerinden uluğ bey eski gazeteci; onunla seçim dedikodusu yapmak, memleketin siyasetine dair konuşmak ayrı bir zevk. bu sefer de öyle oluyor. başka bir derginin röportajı bitmiş iken ben giriyorum mekana, tanışıyoruz diğer arkadaşlarla kısa da olsa sohbet ediyoruz. onlar ayrılıyor biz sohbete devam ediyoruz. ben soğuk bir beyaz ile başlıyorum, çünkü taa perşembe pazarında indim otobüsten ve yürüdüm. güneşli ve nefis bir manzarayla köprüde yürümek her zaman favorim. gerçi ben bu köprüde her manzarada ve havada yürüdüm. dağıtmayayım konuyu, hamdi restaurant diyordum.  beyaz şarap ile bir fındık lahmacun yiyorum. çıtır çıtır hiç garnitür falan koymadan sarıp h

kanepede hayat var

 sabah 7'de açtım gözlerimi. yumuşacık çoraplarımı giyip elimi yüzümü yıkadıktan sonra kahve makinasının düğmesine bastım. dün akşamdan yulaf ve yoğurt hazırlamıştım onu dolaptan çıkarıp masaya koydum, ısınsın biraz üstüne bir de muz doğrayıp kahvaltı niyetine yiyeceğim. laptopu açtım, kahvemi alıp kanepeye oturdum. telefonu rahatsız etmeyin modundan çıkarıp şarjını kontrol ettim, %40 eh şarja takayım deyip kanepenin yastıklarının arasına sıkıştırdığım şarj kablosuna uzandım. ve evet başlıktaki cümle dilimden döküldü;  '' kanepede hayat var .'' şimdi önce gazeteleri, sonra blogları, arada twit ve ekşi sözlük gündemini okuyup netflikş ve disneyde yeni ne var ne yok diye bakıp; önüme sokağa çıkmadan bütün seçenekleri seren internet ile kanepemden kalkmadan dünyayı dolaşıp geleceğim.  ben sokak severim. şehri gezmeyi  gezerken dinlemeyi severim. kulaklık takıp çıkmam, gerçekten şehri dinlerim. cumartesileri organik pazara giderken albert amcaya uğrarım, laflarız. haf